29 Nisan 2009 Çarşamba

yapma be Gülçin!

her zaman olan şey gene oldu, ne vaatlerle, ne umutlarla kurulan grup gene dağıldı; hem de yanı başımızda, Grup Hepsi... yaşıtım tipler aslında ama rahat bir 10 yaş altlarına hitab eden bir grup olarak kuruldular, şarkılarında s.kimsonik sözler, az biraz güzel altyapı vardı, çok güzel çekici de değillerdi Gülçin hariç, şarkı da söyleyemiyorlardı gene Gülçin hariç, danstan zaten anlamam ama dinledim bunları gizli saklı,
zalımlar duymasın,
zalımlar bilmesin...


neyse, olan olmuş ve bunlar ayrılmış, daha doğrusu Gülçin Ergül isimli zenci gırtlaklı ve en güzel olanları, magazin basınında çıkan ve Hepsi'nin diğer üyeleri tarafından söylenene göre, birine aşık olmuş ve arkasından Dubai'ye gitmiş, Dubai'ye gittiğine göre birisi değil kalantor bir amcamızmış, zaten bi türlü anlamadım o Dubai otelini, mına koyayım, bizim ülkeden bile herkes gidiyor ev gezmesi gibi, tüm dünyaya oranlasak, bi içler dışlar çarpımı falan, 7 düvel gidiyo lan oraya, kaç odalı o otel, neyse sokayım otele... Grup Hepsi'deki kalan kızlar bunu söylemiş ama Gülçin'ciğim de 'paramı alamadım, vermediler paramı'' gibi bişi söylemiş, iki taraf da saçma nedenler sunmuş kanaatimce ''yıllardır uğraşa didine yaptığınız işleri, hayran kitlesini bir aşk uğruna mı yakarsın yoksa 4 kişilik grubun kazandığı parayı gene o 4 kişi içinde kim kime vermiyo para kime gidiyo en başta gibi saçma problemler mi yaşarsın...


işte bir şekilde dağıttılar bu grubu ama öyle bir dağıttılar ki anlam olarak ikiye böerek; grupta tek şarkı söyleyebilen, tek güzel olan ve büyük ihtimal de dans edebilen Gülçin Ergül bir tarafta, diğer vasıfsız 3 kişi öbür tarafta ama Gülçin de tek başına grup kurabilecek veya müzik piyasasına atılabilecek bir zeka parıltısı, göz neferi veya karizma göremiyorum, e diğer kalan 3'ü de grubu devam ettiricez diyor ama pek de iyi değiller kayıptan sonra, o yüzden harika bir dağılma yaşamışlar, ne biri işi devam ettirebilecek ne de ayrılıp yeni şekile girebilecek...

Her şekilde de Grup Hepsi kaybetti ve geriye 10-18 yaş arası genç kızlar, o hayranların arasında saklanarak konseri dinlemeye çalışan ben ve beğenerek dinlediğim şarkıları kaldı;
hayınlar duymasın,
hayınlar bilmesin...

10 Nisan 2009 Cuma

memleketimden zombi manzaraları#1

Yurdumuzda son biyolojik virüs faciasından sonraki sayımlara göre 200.000 civarı Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan zombi yaşamakta; sessiz çoğunluğun sesi olarak onların dertlerini ve günlük hayatta yaşadıkları güçlükleri de sizlere yansıtmak, onların çaresizliklerini sizlere göstermenin de benim boynumun borcu olduğunu düşünüyorum lakin biz hergün gündelik yaşantımızı yasalara ve kurallara uygun bir biçimde huzur içinde yaşarken onlar hep eziliyor, hor görülüyorlar belki benim gibi ilgili insanlar olmasa bunların hiçbirinden haberiniz olmayacak...

Ancak onların da bizler gibi yaşamaya hakkı var, onlar da vergilerini ödüyorlar, sosyal sorumluluklarını yerine getiriyorlar, bizlere saygı duyuyorlar ve 'kısmen' de olsa bu memlekette yaşıyorlar...

İşte bu manzaralardan birkaçı...

Emekli maaşı kuyruğunda ezilme tehlikesi geçiren yaşlı bir zombi amcamız; yüzündeki, yılların çektirdiği acılar ne kadar da belli, değil mi?


Öldürülen taksici arkadaşları için şehir içi trafiğini kapatarak protesto eden bir grup çilekeş zombi grubu; manzaranın sonu belli, polisin acımasız pompalı tüfekleri tarafından beyinleri patlatıldı, kopan kafaları, kollarını ve bacaklarını toplayarak kaçmak zorunda kaldılar...



Sendikalı oldukları için sebep gösterilmeden ve tazminat verilmeden işten çıkarılan tekstil atölyesi işçileri; işbirlikçi patronlarının emri ile görevliler tarafından içeri alınmamış ve üzerlerine gaz dökülerek yakılmışlardır, olaya tanık olan fotoğrafçı bir arkadaşımın dediğine göre, kendini söndürmeyi unutup otobüse binmeye çalışan bir zombi de vatandaşlar tarafından otobüsten tekme tokat atılmış...



SSK'lı olmadıkları için devlet hastanelerine kabul edilmeyen zombilerden genç bir anne; çocuğunun çatapat oynarken patlayan beynini toparlattırmak için hastane koridorlarında ağlayan bu genç anne, görenlerin adeta içini yakıyor ama sonuç gene aynı, hastanenin hasta bakıcıları tarafından uzilerle delik deşik edildi, çocuğa da vole koymuşlar gider ayak...



Yine zor şartlarda çalıştırılan bir zombi vatandaşımız; günde 18 saate varan mesailer yüzünden çalışırken sandalyede uyuyakalmış sessizce, kim bilir rüyalarında neler görmekte bu az maaşlı gariban; ofisin çaycısı tarafından ensesine kaynar çay suyu dökülmek suretiyle uyandırılmış ve çalışmaya devam etmiştir...



Yardım kisvesi altında küçük duruma düşürülen zombi kardeşlerimiz; ismi verilmeyen bir hayırseverin bayram öncesi erzak yardımı yine çileye döndü, yıl 2009 iken böyle manzaraları görmek bizi çok üzüyor zaten hayırsever yardımı da değilmiş, erzak kutusu kamyonunun kasasından çıkan Bixi isimli bir ağır makineli tüfek ile tüm zombilerin pekmezi akıtıldı...





Açlık, bazen zombilerin en büyük sorunu haline gelebiliyor, işte yine bildik bir manzara; açlıktan şaftı kaymış bir zombi, çöpleri karıştırmakta, guruldayan karnını doyurmak için bir lokma ekmek aranmakta ama gene ne oluyor, belediyenin gaddar çöpçüleri tarafından çöp kamyonunun arka presine atılıp suyu çıkana kadar ezilip yolun kenarına bırakılıyor ve kimse de bunun hesabını sormuyor, ee şarkıda boşuna dememişler, ''kör olası çöpçüler'' diye...




Çok yorum ve bilgi gerektirmeyen bir kare daha; alışverişten dönen bir zombi ailesi, yarı otomatik silahlarla sadece eğlence olsun diye semtin zengin çocukları tarafından kevgire çeviriliyorlar; uzuvları yerinde olup kaçmaya çalışan şanslı zombileri de takip edipbomba ile patlatmaları ise adeta insanlık dışı; sonuç mu, hesabı sorulmadan katledilen 6 tane zombi vatandaşımız...



Gündelik yaşantımızda, kendini insanlara kabul ettirmeye çalışan zombiler de var tabii ki, mesela bu hanım kızımız gibi; saçlarını kızıla boyatmış ama geçen sürede gelen dip boyası ihtiyacı için kuaföre giderken küçük çocuklar tarafından sapanla taş yağmuruna tutulmuş ve sağlam olan tek gözü çıkmıştır; işte bu karede kör bir halde ne yapacağını bilmeden gezinen genç bir zombi kızımız... (boyu da kısa olduğu için objektife yarım girmiş)


1 Nisan 2009 Çarşamba

AB'ye Zombi Başkan


26 Mart 2009 tarihli Hürriyet gazetesinden alıntıdır.


Gün bugündür dostlarım! Halaylar durmasın, zılgıtlar bitmesin, tozutmalar dinmesin, tabancalar tüfenkler susmasın, eğlenilsin, durulmasın ule!

Avrupalı diye yıllarca boşuna demiyoruz, işte Avrupalının insana verdiği değer, daha doğrusu yıllardır hakları yenilen, ezilen, sömürülen, pompalı ile beyni patlatılan, makinalı tüfeklerle paramparça edilen, molotoflarla yakılan, bombalarla havaya uçurulan biricik zombilerimizin, kardeşlerimizin kurtulduğu gündür bugün lakin Avrupa Birliği'ne başkan olarak bir zombi seçilmiş, biz eğlenmeyelim de kim eğlensin...

(işin aslı, ülkesi olan Çek Cumhuriyeti'nin parlamentosundan güvenoyu alamamış s.kimsonik bir başbakana Avrupa Birliği binasının anahtarı teslim edilmiş, ona mahsuben zombi demişler lakin vücudu yaşayan ama fikri ölü olan siyasilere böyle deniyormuş, ay canlarım, ne de gülmüşlerdir kulislerde 'ehi ehi, zombi la ehi ehi' diye, hıyarlar, bilmiyorlar ki cehennemde yer kalmayınca ölüler dünyada yürüyecek, k.çınızı başınızı ısıracaklar...)