31 Ocak 2009 Cumartesi

Yeni Torun


Anne tarafından dahil olduğum Kabaklı Hanedanı'nda gene bir torun peydah oldu, Görkem...
Her yeni toruna yaptığımız gibi fazlaca ilgi ve şımartılmaya maruz kalacağa benziyor lakin feci tatlı ve uslu, ne verilirse de yiyor, 3-4 aylık falan olması lazım, gerçi tam olarak bilmiyorum çünkü devamlı yenileri geliyor, bitmiyor ardı arkası...

(bkz.http://www.new.facebook.com/photos.php?id=716922226#/album.php?aid=26999&id=716922226)


Ama her yeni torundan farklı olarak, Görkem benden hiç korkmadı, bütün akşam kucağımda şeberip sakalımla oynadı, bir ara kalkıp gittiğimde ağlamaya başladı, tekrar kucağıma alınca sustu, ilk defa bir bebeği doyasıya sevebildim, öbürleri gibi 'abiye mi geldik geneee?'' diye kapıda ağlamadı, odamda tıkılı kalmak zorunda kalmadım, annelerinin gözetiminde yaklaşmadım, dedelerinin teminatı ile kucağıma almadım ağlarlar diye... Zaten bamyaları gömüp uyudu bi saatten sonra, ablası İrem gibi ben gidene kadar korku dolu bakışlarla bakmadı, annemi görünce ''abi?'' diyip (ki söyledi ilk kelimelerden biriymiş bu) korku dolu bekleyişlere girişmedi, lakin üçüzler dahil şimdiye kadar 10'dan fazla torun tarafından, eskiden abimin metal posterlerinden korktuğum tazyikte korkunç kabul edildim....

edit: gaddar anneme, ''daha çok küçük, anlamamıştır, ileride korkar merak etme...'' yorumu nedeniyle teşekkür etmek istiyorum...

21 Ocak 2009 Çarşamba

mortingen


My Name is Earl'den koptuğum bir sahnenin kolajı...

14 Ocak 2009 Çarşamba

The Hunt for Gollum


THE HUNT FOR GOLLUM - FULL Trailer 1 from Independent Online Cinema on Vimeo.


Eskiden olsa bayılmıştım panikten; Yüzüklerin Efendisi'nden bir bölüm, filmin fanları tarafından amatörce filme çekiliyor ve sitelerini inceleyince de milyon dolarlık New Line'dan pek farklı olmadıklarını görüyorum, kesinlikle bir trailer project faciası değil ve ismi de çok anlamlı The Hunt for Gollum; anlamlı dediğim içeriğini belli ediyor...

Daha bugün öğrenip düzgünce araştırma yapmadan direk yazıyorum keza uzun zamandır ilk kez bu kadar helecanlandım, eskiden pek düşünmezdim Yüzüklerin Efendisi'ne olan heyecanımın azalacağını ama oldu işte, insan kabullenemiyor ama kudurmuyorum artık eskisi gibi, beni ben yapan etkenlerden biri sonuçta, hayatımın sonuna kadar güzel anılarla hatırlayacağım bir eser, bir roman, bir film, bir tad, bir doku...



Konuyu özetle bir açıklayayım; Bilbo Baggins, Gandalf ve Kuzeydeki Demir Tepeler'den gelen 12 cüce ile Yüce Ejderha Smaug'un cücelerden çaldığı hazineleri bulmak için heyecanlı bir serüvene çıkmıştır ancak şanstır ki bu macerada yolu, Sauron'un yaklaşık 3000 yıl önce Gondor'un Yüce Kralı Isildur tarafından eli kopartılarak alınan ve kısa süre sonra kaybedilen (hıyar herif, Yüzük'ü aldığı gibi takmış saniyesinde ork oklarının hedefi olmuş ve nehirin dibini boylamıştır) tüm Yüzük'lere hükmeden Tek Yüzük'ü yine şans eseri bulan, Gollum ile kesişir. Gollum, bu olaydan yaklaşık 2500 yıl sonra nehirin dibinde Tek Yüzük'ü bulan kendi içine kapanık, kendiyle konuşup duran hafif şizofrenik zavallı bir hobbittir, gerçek adı ise Sméagol'dür. Böyle bir gücü karşısında bulunca tüm zaaflarına yenik düşmüş, halkından soğumuş, tüm canlılardan nefret etmiş adeta Anathema'yı keşfetmiş bir emo gibi tek aşkı ve kıymetlisi Tek Yüzük'le beraber Sisli Dağlar'ın derinliklerine yerleşmiştir. 500 yıl boyunca Tek Yüzük ve Gollum burada yaşarlar ancak yine şans eseri Bilbo, Gollum ile karşılaşır ve Tek Yüzük'ün hilesi ile Bilbo'nun ellerine geçer ve Gollum'u terkeder.



Bunun üzerine Gollum yeryüzüne çıkar, Bilbo ve Tek Yüzük'ü aramaya başlar; işte The Hunt for Gollum da buradan itibaren başlamaktadır; olanları öğrenen Gandalf, eski dostu ve Isildur'un varisi olan sürgündeki kuzeyli Dunédain kolcusu Arathorn'un oğlu Aragorn'dan, Gollum'u bulmasını ister çünkü Gollum'da Tek Yüzük hakkında düşmanın eline geçmemesi gereken bilgiler vardır: ''Shire, Baggins!'' yani Shire'da Baggins ailesi Tek Yüzük'ü bulmuş ve himayesine almıştır, bu bilgi yeterince güçlenmiş ve Orta Dünya'ya saldıracak ordusunu hazırlamış olan Sauron için çok önemlidir, Tek Yüzük'ü ele geçirirse önünde kimse duramayacaktır; bu nedenle Aragorn'un görevi çok önemli ve acildir, koca Sisli Dağlar'da Gollum'u bulmak zorundadır ki bu arayış hakkında gram bilgim yoktur, sadece Aragorn'un Gollum'u yakaladığını ve güvenlice hapis tutulabileceği KuytuOrman'daki Thranduil'in Elf Krallığına teslim ettiğini ki Thranduil, Legolas Yeşilyaprak'ın babasıdır, lakin birkaç yıl sonra buraya bir ork saldırısı olduğunu ve Gollum'un buna mahsuben kaçtığını biliyorum. Bunların üzerine arif Gandalf, Tek Yüzük ile Gollum'un bir ilişkisi olduğundan şüphelenen bir gücün, bu orkları bilerek buraya saldırı için yolladığını anlar (keza KuytuOrman'da en basitinden ork katili Beorn yaşamaktadır, ve kendisi Tom Bombadil gibi bir druid ve şekil değiştiricidir ve ork, warg , goblin avlamaya bayılır.) ancak Gollum orklarca yakalanıp Mordor'a götürülür ve efsane işkence görür, sonunda da sonu gelmeyen saçmalamalarından iki kelimeyi çekip çıkartırlar ''Shire, Baggins!''; Bunun üzerine Kuzeyin eski ve lanetli krallıklarının en güçlüsü olan Angmar'ın cadı kralı Dwimmerlaik önderliğindeki tüm, Sauron'a boyun eğmiş dokuz yüzüklerin taşıyıcıları olan, Nazgul'ler, Baggins'leri bulup ümüklerini sıkızlayıp g.tlerinden kan almak için Shire'a doğru yola çıkar, hatırlatiim o zamanlar şırınga falan da yok.


Bu nedenle çok merak ediyorum, filmi böyle de değerli bir konu üzerine çekmeleri mükemmel bir tercih olmuş adeta ama Aragorn'un duygusal buhranlarını yansıtabilecek bir oyuncu seçmişlerdir diye umuyorum çünkü Aragorn, bu uzun ve yalnız yolculuğunda sürgünde olmanın ağırlığı, insanların dünyasının tahtının varisi olması ve Dunédain soyunu tüketmek için peşinde olan kelle avcılarının endişesi ile yol almaktadır. Uzun lafın kısası Aragorn olmak için doğmuş olan yüzünde her daim bir melankoli ama cesaret olan Viggo Mortensen gibi bir herif lazım gelmektedir bu rol için, umarım öyledir de...


Aslında bu, çekilmekte olan film için The Hobbit ve The Lord of the Rings: Trilogy arasındaki olayların en dolusunu anlatıyor diyebiliriz. Çünkü önümüzdeki bir iki sene içinde The Hobbit beyazperdeye yansıyacak, hazırlıksız izlemeyelim derim, ben demem tabii, hepsini biliyom ben, yiyeceğimi yedim, sizi düşünüyorum...

Filmin offical sitesi için;

http://www.hunt4gollum.com/






13 Ocak 2009 Salı

parayla rezil olmak

- sen git, 1,5 trilyona villa al, her yağmur sonrası göl olsun ortalık ve dışarı çıkama!!!


- 'evim deniz manzaralı' diye övünürken, bir sabah deniz ayağına kadar gelsin, lağım ve yağmur sularıyla karışık...


- tamam, villa alma, apartman dairesi al ama gene de denize sıfır ol, evine ulaşmak için köprülerden geç, arabanı otoparktan alıp 1 km uzağa parketmezsen, binlerce liralık tamire hazırlan...


Mavişehir / İZMİR
Ocak 2009

11 Ocak 2009 Pazar

Prince of Persia: The Sands of Time

Şimdi bilgisayarla çocukluğumuzda tanışmış bir nesil olarak hepimiz Prince of Persia oynamış, duymuş, görmüşüzdür. Şimdi cep telefonlarında bile var bu oyun, en azından yeni versiyonları var, kapkara bir herif, elinde çift kılıç falan; Eidos ve Ubisoft'un yeni nesil 3D platform oyunları için gerekli malzeme vardı Prince'te zaten, atlama zıplama, görsellik, epiklik, kadimlik, uzak doğu sihirleri falan... Çok fazla oynamadım ama gördüğüm kadarıyla güzel de kotarmışlar bu oyunları... Şimdi de filmi çekiliyor dertli prensin, imdb'de gezinirken denk geldim, hemen sizle de paylaşayım yaptığım azıcık araştırmayı...

Prince of Persia'nın çilekeş başrolünü Jake Gyllenhaal oynamakta; bulduğum fotoyu görünce şaştım, Orlando Bloom gibi zayıf bi fücut bekliyordum adamdan ama zebellah çıktı, kaslı, etli, kıllı adammış herif gerçi bir amelelik var gibime geldi, suratında da pek bir arabiklik yok yani, pek uyacağını düşünmedim ama genel görüntüsüne geçer not verdim; esas kız olarak da tanınmamış bir kız var, salla onu; kötü adam olarak da Ben Kingsley bulunmakta, yan rolde ise Dr. Ahtapot olarak tanıdığımız Alfred Molina var...




Salak ile Avanak


vaktiyle yarıla yarıla güldüğümüz Dumb & Dumber filminin en koptuğum sahnesi...
hatırlayana artık :)

9 Ocak 2009 Cuma

Süper Kahraman Botlarım



Kreasyon ötesi ahengime yön veren ucuz tekstil ve donanım şehri Bursa'ya her gidişimde eli boş dönmemeye çalışıyorum, sağolsun Maide de devamlı devasa boyutlarıma uygun ekipmanlar için arayış içinde; son yılbaşı macerasında da bu sığır sayz botları bulmuş, piyasanın acayip altındaki fiyatı ve sunduğu korunaklılık ve rahatlıkla adeta büyüledi beni... Hanımıma direk teşekkür etmek istiyorum buradan, gerçi satılmamaktan fiyatını yarıya indirip bodrumun en dibine kaldırılmış bu hüzünlü botlar ile bir önceki Adidas botlarım gibi en azından bir 5 yıl geçirmeyi hedefliyorum, bakalım neler olacak...

8 Ocak 2009 Perşembe

bisiklet sporundaki burun farkı


- abi sabahın 8'ine bisiklet rallisi yazmışlar, biz ne yapalım!

ulan laf edecek birşey bırakmamış adamlar zaten yapabilecekleri hiç birşey yok ki; o kadar sıkı taytları vermişler, giyecek adamlar zorunlu ama soldan ikinci adam doğru saklama metodunu uygulamasına rağmen gene de kurtulamamış, noktalı virgül gibi çıkmış aparatı...